17 Kasım 2009 Salı

Profesyonel Öğrencilik

"Ne işle uğraşıyorsun?" diye her sorduklarında iç çekmekten vazgeçmem gerek. (sigh)

Profesyonel öğrenciliğin henüz ülkemizde yaygınlaşmış bir tanımı yok maalesef.
Keza ben, boş zamanlarında ne yapıyorsun sorusuna, cevap versem n'olur, vermesem n'olur?
Ben hep okuyorum.
Üstelik pek fazla da boş vaktim yok.

Ama profesyonel olmam, hayatımı okumakla kazanmaya çalışmamdan ileri geliyor.
Hayatını okuduklarıyla kazanmaya çalışan diğerlerindan farkım ise, okuduklarımın cahilliğimi tasdiklemesi, bunun sonucu olarak da beni daha da çok okumaya itmesi.
The more i study, the more i learn. The more i learn the more i forget. The more i forget, the more i study.

Bir diğer deyişle, profesyonel bir öğrenci olarak tek meziyetim cahilleştikçe cahilleşmek.

Herşeyden önce doktoramı henüz almadım. Benim doktoram bana tıp doktorluğu ünvanı vermeyecek. Dolayısıyla mezun olduğumda dahi sırtınızda çıkan çıbanın nasıl tedavi olması gerektiğini bilemeyeceğim. Ama arzu ederseniz size güvendiğim bir iki dermatologun ismini verebilirim.

Siyaset okuyor olmam, güncel politikayla ilgili her türlü gelişmeyi takip etmemi gerektirmiyor. Takip edersem dahi, hemen hepsiyle ilgili naçizane yahut değerli fikirler üretmiyorum, yargıda bulunmuyorum. Bana göre güncel politikanın (ciddiyetime inanmayanlara bkz: reelpolitik) büyük bir kısmı "bullshit." Yani saçmalık, palavra, boktanlık.

Siyaset okuyor olmam demek, sizden daha akıllı ve bilgili olmam anlamına gelmez. Sadece bazı hususlarda daha takıntılı olduğumu düşünüyorum. Takıntılı olmam ise inanın bana yarardan çok zarar getiriyor, yer yer başıma gereksiz işler açmakla kalmayıp kimi zaman diğer insanların (ki buna benim gibi siyaset okuyan arkadaşlarım dahil) kafayı yaktığımı düşünmesine sebep oluyor.

Ve hayır, boş işlerle uğraşmıyorum. Günümüzde bize son derece "olağan" ve "yerleşmiş" gibi gelen hemen her fikir, bir zamanlar son derece "yanlış" ve "kabul edilemez"di.

Dolayısıyla benim de yanlış veya kabul edilemez gibi gelen fikirlerim olabilir. (Bkz kendimi dahilerle eş tutarak halihazırda var demiyorum.) Benim olmazsa başkalarının olabilir, onların da olmazsa birileri o başkalarının fikirlerini zaman içerisinde saptırıp kabul edilemez hale getirebilir. Hiç biri olmazsa an gelir biz kendimizi dışarı çıkamayacağımız bir bataklığın üzerinde hoplayıp zıplarken bulabiliriz.

Bütün bunların yanında, bugün söylediğim birşey yarın bana yanlış gelebilir, eksik gelebilir, farklı birşey düşündürtebilir.

Zaten düşündürtmediği gün, ilerlemediğim gündür. Profesyonel öğrencilikten vazgeçtiğim gün Tanrı katına eriştiğim, tüm cevaplara ulaştığım yanılgısına düştüğüm gündür.

O gün benden korkun anacığım.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder